Yine Aynı Meselenin Tekrarı (Deneme)
Konuya girmeden önce, meselede kaynağın yalnızca kendi düşüncelerim, akıl yürütmelerim olduğunu söylemek ve eğer bir hata varsa sorumluluğun üzerimde olduğunu bildirmek, fikirlerimin eleştirilere açık olduğunu belirtmek isterim.
İnsanın arama, keşfetme eğilimi günümüz insanlığını geçmişten bugüne olağanüstü yol kat ettirmiştir. Bir asır önce mucize denilen şeyler bu asırda sıradanlaşmış, ulaşılamaz diye düşünülenler gerçekleştirilmiştir. Bu ilerleyiş, sayısal verilerin hatasız kullanımıyla geleceğe dair gerçeğe çok yakın tahminlerde bulunarak ve determinizmi terse sarıp geçmiş hakkında şaşırtıcı bilgiler sunarak insan düşüncesinin evrilmesine neden olmuştur. İnsanın sınırsızlığı ve sınırsızlığın, sonsuzluk karşısında bir hiç oluşu ve tanrının her ikisini de yok sayışı, dünün imkansızını bugün başaran insan açısından problem ve tehdit olarak algılanmıştır.
İnsanın çağdaşlık tutkusu, gelişmişlik arzusu ve kendini ilahlaştırmaya varan tarihler öncesinden gelen "ben" ilkel düşüncesi "iman" konusunu kavramasına mani olmuş ve yine tarih öncesi problem çözme yöntemi olan "yok sayma" ile sorun ve muallak olarak algıladığı varlığı yani Allah'ı yok saymıştır.
Binlerce yıla dayanan bu yolculuk her defasında insanı şaşırtmış inanç sahiplerine ümit kaynağı olurken diğer taraflar için ağır sonuçlar doğurmuştur. Meselenin özünde yaptığımız bu kısa gezintinin ardından hem bir öz eleştiri hemde belki haddim olmayarak tüm insanlığı "şüphe" hususunda uyarmak isterim.
Şüphe doğruları bulmada önemli roller oynarken, gerçekleri çarpıtmada da en büyük pay sahibidir. Dogmatizm'in zararlarını şüpheyle yenen insan bugün daha zararlı olan şüpheye sırtını dayamış ve şüpheyi ikisinin aynı ortamda var olamayacağı "iman" odasına sokmuştur. İmanın neliği, nasıl değerlendirilmesi, düşünülmesi gerektiği konularını bu kısa yazıda anlatmak mümkün değilken şüphenin kaynağının da iman gibi ilahi olduğunu ve irade gösterme hususunda insan için daimi bir test unsuru olduğunu, iman karşıtı olarak, şüphenin insan için inkara bir adam daha yakın olduğunu, şüphe ve inkar tarafı ağır bastığında ilahi yardımlarla peygamberlerin gönderildiğini ve inkar tarafının dengeyi bozma hususunun son kitap Kur'an-ı Kerim ve peygamberi Hz. Muhammed ile ortadan kaldırıldığını tekrar hatırlatmak isterim.
İnsanın arama, keşfetme eğilimi günümüz insanlığını geçmişten bugüne olağanüstü yol kat ettirmiştir. Bir asır önce mucize denilen şeyler bu asırda sıradanlaşmış, ulaşılamaz diye düşünülenler gerçekleştirilmiştir. Bu ilerleyiş, sayısal verilerin hatasız kullanımıyla geleceğe dair gerçeğe çok yakın tahminlerde bulunarak ve determinizmi terse sarıp geçmiş hakkında şaşırtıcı bilgiler sunarak insan düşüncesinin evrilmesine neden olmuştur. İnsanın sınırsızlığı ve sınırsızlığın, sonsuzluk karşısında bir hiç oluşu ve tanrının her ikisini de yok sayışı, dünün imkansızını bugün başaran insan açısından problem ve tehdit olarak algılanmıştır.
İnsanın çağdaşlık tutkusu, gelişmişlik arzusu ve kendini ilahlaştırmaya varan tarihler öncesinden gelen "ben" ilkel düşüncesi "iman" konusunu kavramasına mani olmuş ve yine tarih öncesi problem çözme yöntemi olan "yok sayma" ile sorun ve muallak olarak algıladığı varlığı yani Allah'ı yok saymıştır.
Binlerce yıla dayanan bu yolculuk her defasında insanı şaşırtmış inanç sahiplerine ümit kaynağı olurken diğer taraflar için ağır sonuçlar doğurmuştur. Meselenin özünde yaptığımız bu kısa gezintinin ardından hem bir öz eleştiri hemde belki haddim olmayarak tüm insanlığı "şüphe" hususunda uyarmak isterim.
Şüphe doğruları bulmada önemli roller oynarken, gerçekleri çarpıtmada da en büyük pay sahibidir. Dogmatizm'in zararlarını şüpheyle yenen insan bugün daha zararlı olan şüpheye sırtını dayamış ve şüpheyi ikisinin aynı ortamda var olamayacağı "iman" odasına sokmuştur. İmanın neliği, nasıl değerlendirilmesi, düşünülmesi gerektiği konularını bu kısa yazıda anlatmak mümkün değilken şüphenin kaynağının da iman gibi ilahi olduğunu ve irade gösterme hususunda insan için daimi bir test unsuru olduğunu, iman karşıtı olarak, şüphenin insan için inkara bir adam daha yakın olduğunu, şüphe ve inkar tarafı ağır bastığında ilahi yardımlarla peygamberlerin gönderildiğini ve inkar tarafının dengeyi bozma hususunun son kitap Kur'an-ı Kerim ve peygamberi Hz. Muhammed ile ortadan kaldırıldığını tekrar hatırlatmak isterim.
Yorumlar
Yorum Gönder