Kötü Arkadaşlık ve Tembelliğe Dair


                            Doğumla başlayan hayat serüvenin çerçevesi, zaman ilerledikçe genişler, bizi içinde barındıran toplumu oluşturur. Bu toplum, içerisinde rengarenk çiçekler, taze meyveler de bulundurur. Kan emici parazitler, çürük sebzeler de. Burada önemli olan kimin taze bir meyve, kimin kan emici bir parazit olduğunu tespit etmek kadar bunlara karşı nasıl bir konumda olacağımızı belirlemektir. Bunu anlayabilmek için de şu iki şeyden en az birine sahip olmak gerekir. Sağlam bir terbiye ve ‘’ben kimim ?‘’sorusunun vicdanen ve aklen kabul gören bir cevabı…
            Tanıştığın kişinin kötü biri olduğunu anladıysan ve yukarıda söylediğim iki değerden en az biri sende varsa kötü olan arkadaşının o, çürük yanını tedavi etmek için çaba göster. Unutma birine el uzattığında kendindeki değerlerin kapısını açarsın, emin olamadığın bir anda boşluklardan değerlerinin sızdığını, hayat pınarının süzülüp uçtuğunu görebilirsin. Bunun yerine herkesin kendine bir pay çıkarabileceği küçük pencereler aç ve onlara buradan gerçekleri göstermeye çalış. Eğer başarılı olursan o çürük sebzeden, enfes bir yemek yapabilirsin şayet gücün yetmiyorsa, onu kendisiyle baş başa bırak, terk et, onun için dua et.
            Yakın bir arkadaşının, kötü biri olduğunu sonradan hissettiysen ya da bundan hala emin olamıyorsan, bil ki en büyük problem veya boşluk sendedir, çünkü biliyoruz ki sağlam bir vücut, bakterilere karşı önlemi onlarla ilk karşılaştıklarında, önceden alır. Bir kalkandan bahsediyoruz. Acaba bize kötülüklerden uzak durmayı, iyilikte yarışmayı emreden şey ne?
Kalkanı güçlendiren güç ne? Bu soruların cevabını sen bul…


             Tembellik, bana kalırsa iki çeşittir. Birincisi ruhsal, ikincisi fiziksel, fakat her ikisi de bir biriyle bağlantılıdır. Biri tepkimeye girerse öbürünün başlangıç sebebi olur.
              Tembelliği hissetmek, algılamak zor değil. İşlerimiz aksıyorsa yorgun ve bitkin hissediyorsak, zamanında derslere, işe eve yetişemiyorsak ve bunlar alışkanlık haline gelmişse hastalığımızın adı tembelliktir. Peki bundan nasıl kurtulabiliriz?

Tembellikten kurtulmayı tek kelimeyle özetleyecek olursak: "başlamak" diyebiliriz. Yine de hangi aşamalardan "başlama" evresine geçeceğimizi açıklayalım.
  Birinci adım: 
Hazırlık: Bulunduğunuz mekanda dikkat dağıtıcı ne varsa onları etrafınızdan kaldırın. (Telefon, tablet vb.) Zihinsel hazırlık için ise aklınızı kurcalayan meseleler varsa bunları çözün. Eğer çözemeyecekseniz susturun yani aklınızı meşgul etmesini engelleyin, çünkü sizin daha önemli işleriniz var.

İkinci adım: 
Planlama. Her bireyin farklı bir hayat yaşadığı düşünülürse her bireyin kendine göre bir uygun zamanı vardır. Dolayısıyla kendi uygun zamanınızı kendiniz belirleyin. İşlerinizi en önemliden daha önemsizlere doğru bu plana yazın. En önemli işinize nereden başlayacağınıza karar verin. İnsanların çoğu nereden başlayacaklarını bilmedikleri için hiç başlamazlar.

Üçüncü adım: 
Başlamak: Küçük adımlarla en önemli işinize başlayın. Hazırlığınız tamam, planınız hazır öyleyse tek yapılması gereken ilk adımı atmak. Kendinize başlamak için bir yöntem belirleyin örneğin: 1-2-3 tıp dediğinizde artık başladığınızı kabul edin. (Benim yöntemim gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp açmak ve "BismillahirRahmanirRahim" deyip başlamak.)

Dördüncü adım: 
Mola: Sınırlarınızı zorlayın fakat kapasiteniz kadar çalışın. Misal, ben ara vermeden ortalama 30-40 dakika çalışıyorum yaptığım işe ve zihinsel hazır bulunuşluğuma göre bu 2 saate kadar çıkabiliyor. Mola süresiyse sizi rahatlatacak kadar olmalı. Bazen bir kahve alıp hemen çalışma masama dönerken bazen 1 saat kadar dışarı çıkıp hava alıyorum. Burası size kalmış.

Bu dört adımı alışkanlık haline getirdiğinizde tembellikten kurtulmuş daha akıcı ve huzurlu bir hayat yaşayacağınızı göreceksiniz. 
(Uygulama sonuçlarınızı merakla bekliyor olacağım bana yasindurmusyavuz@hotmail.com  adresinden sonuçlarınızı yazabilirsiniz. Başarılar dilerim.)

Yorumlar

Popüler Yayınlar