Aşağılamayın

Çocuklarınızı aşağılamayın. Çünkü çocuklar, sizi aşağılık olmadıklarına inandıramayınca, kendilerini dışarıda ispat etmeye çalışıyorlar.
Üstelik başkalarında, sizi inandıramadığı yöntemleri artık kullanmıyorlar daha marjinal yöntemlere başvuruyorlar.
Yani
Size doğruyu söyleyen çocuk, doğru söylemenin işe yaramadığını görünce dışarıda yalana baş vuruyor.
Size gerçekten üzülerek anlatan çocuk, bu işe yaramayınca dışarıda şiddete meyledebiliyor.
Size bağırarak anlatan çocuk, dışarıda kendini acındırıyor, eziliyor.

Her yıl ortalama, çoğunlukla ergenlik döneminde olan 400 öğrenciyi inceleme imkanı buluyorum. Zaman zaman anketler, sohbetler yapıyoruz ve çoğunlukla gözlemler yapıyorum. Gözlemlerimden şimdilik 1 tanesini sizlerle paylaşmak isterim.

*- Bundan 3 yıl önce (2017 yılında) okulda deyim yerindeyse terör estiren bir öğrencimi yakın takibe almıştım, elbette hiç kimsenin bundan haberi yoktu, öğrenci de dahil. Bu öğrenciyle ilk tanışmamızda ağzında sakız vardı ve özellikle bana göstererek çiğniyordu. Yürüyüşünden tutun, konuşmasına kadar, "herkes benim varlığımı kabul etsin!" diye haykırıyordu. O böyle ters gittikçe de tepki topluyor, adı geçiyor ve kötü de olsa varlığından söz ediliyordu. Tüm samimiyetimle ve gücüm miktarınca uzun bir süre olayı anlamaya ve yapabileceğim neler var diye çalışmaya başladım. (Burada daha fazla detaya giremem.) Bir süre sonra hiç unutmuyorum bir tatil günü dışarıda rastlaşmıştık, her zaman tehditkar derecede dibime kadar sokulur o mesafeden konuşmaya çalışırdı, bu sefer de öyle yaptı ama konuşmadı. Belinden irice sustalı bir bıçak çıkardı, sustayı açtı yüzüme baktı. Durdum. Hiç korkmamıştım çünkü içim dışımın aynıydı yani gerçekten tüm samimiyetimle onu anlamak ve yardım etmek istiyordum. Tebessüm ettim "Sok onu yerine" dedim "biri görecek". "Korkmadın mı hoca?" dedi. Güldüm, "Ölümden korksak Dünya'ya gelmezdik" dedim. Söz birden ağzıma gelmişti ve bu söze çok güldüğü için hiç unutamadım, "Adamsııın hoca" dedi. Bir şeyler içmiş olabilirdi, "Ver bakalım onu, inceleyip vereceğim söz" dedim. Bıçağını inceledim, benim de çocukluğumda annemden gizli bir bıçak koleksiyonum vardı, annem bulunca korkmuş, hemen dağıtmıştı. Oradaki bıçaklarımdan bahsettim biraz ve bıçağını verdim. Uzun bir süre sonra nöbetçi olduğum gün, öğrenci okula girerken beni kapıya çağırdı. "Gel" dedim "Hocam sen gel" dedi. Biraz da kızarak gittim "Ne var, görmüyor musun nöbetçi olduğumu!" dedim. Belindeki bıçağı gösterdi, "Hocam, size getirdim, burada vereyim, koleksiyonunuza koyun" dedi...

Lafı uzatmayayım, ailesini araştırdığımda evde hiçbir aile ferdi tarafından ciddiye alınmadığını gördüm. Babasından sık sık dayak yermiş meğer bir de engelli kardeşleri varmış yani anne ilgisinden de mahrum büyümüş. Onun üzerinde ne kadar tesirim oldu inanın bilmiyorum, ailesiyle tanıştıktan sonra kendimi o kadar güçsüz hissetmiştim ki sanırım en yorgun hissettiğim gündü. Çocukları yüceltmeye, belki gücümüz yetmeyebilir ama aşağılayıp aşağılamamak bizim elimizde.

Yorumlar

Popüler Yayınlar